Nebe mühleti, Mekke devrinde indirilen ve ismini 2. ayetinde yan alan Nebe müddetinden almıştır. Nebe söz manası olarak büyük haber mealine gelmektedir. Kuran-ı Kerim’in 30. Cüzünde yan alan müddet 1,5 sahifeden ve 40 ayetten oluşmaktadır. Nebe vadesi, halk arasında daha çok Amme vadesi olarak anılmaktadır. Bunun nedeni ise mühletin amme sözüyle başlamasıdır. Nebe mühleti, vefattan sonra dirilmeyi, Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyi anlatmaktadır. Cennet nimetlerinin uzun uzun anlatıldığı vadede iman etmeyenler İslam’a davet edilmektedir.
NEBE (AMME) MÜHLETI FAZİLETLERİ
Nebe Mühleti, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in hadisi şerifine nazaran ‘ikindi namazından sonra Nebe Müddetini okuyan kimsenin Allah (c.c) kıyamet azabını hafifletir.’ Halinde buyurmuştur. Bundan ötürü imkanı ve vakti olanların ikindi namazından sonra okumaları önerilmektedir. Kuran-ı Kerim’i okurken de gayri ibadetleri yanına getirirken de kıymetli olan şeyin Allah isteğini kazanmak olduğu ve gönülden yapılmasıdır. Her gün Nebe Mühletini okumanın faziletleri şöyledir:
– Allah, Nebe (Amme) mühletini okuyan bireye yerküredeki dağlar kadar sevap yazmaktadır.
– Her gün Nebe Müddetini okuyan kişinin rızkı artar ve malı bereketlenir.
– İkindi namazından sonra Nebe Mühletini okuyan kişinin yerküre ve ahiret hayatında huzura ve mutluluğa erişir.
– Nebe Müddetini okuma alışkanlığı edinen kişi hırsız ve makûs kişilerden Allah tarafından koruma edilir.
– İçi sıkılan ferahlamak isteyen bireylerin Nebe Vadesi okuması önerilir.
HADİSLERLE NEBE (AMME) VADESI
Peygamber Efendimiz (s.a.s), Nebe Vadesinin ehemmiyetini ve kıymetini bildirmek için şu hadisi şerifleri buyurmuştur:
‘Nebe Vadesini öğreniniz ve öğretiniz. Bu vadeyi okuyan kimseye Allah’u Teala kıyamet gününde Kevser şarabından içirir.’
‘Amme yetesâelûn mühletini okuyan kimseye Cenâb-ı Hak kıyamet gününde soğuk içecekler lutfedecektir.’
‘İkindi namazından sonra Nebe müddetini okursa, Allah’u Teala o kimsenin rızkını artırır, Ona yerküre dağları ağırlığınca iyilikler yazılır. Kıyamet günü âli Allah her bir kılını ışıklı kılar. Yerküreden cennete ki makamını görmeden de çıkmaz.’
NEBE MÜHLETI
NEBE MÜHLETI OKUNUŞU
1. Amme yetesâelûn(yetesâelûne).
2. Anin nebeil azîm(azîmi).
3. Ellezî hum fîhi muhtelifûn(muhtelifûne).
4. Kellâ se ya’lemûn(ya’lemûne).
5. Summe kellâ se ya’lemûn(ya’lemûne).
6. E lem nec’alil arda mihâdâ(mihâden).
7. Vel cibâle evtâdâ(evtâden).
8. Ve halaknâkum ezvâcâ(ezvacen).
9. Ve cealnâ nevmekum subâtâ(subâten).
10. Ve cealnâl leyle libâsâ(libâsen).
11. Ve cealnân nehâre meâşâ(meâşen).
12. Ve beneynâ fevkakum seb’an şidâdâ(şidâden).
13. Ve cealnâ sirâcen vehhâcâ(vehhâcen).
14. Ve enzelnâ minel mu’sırâti mâen seccâcâ(seccâcen).
15. Li nuhrice bihî habben ve nebâtâ(nebâten).
16. Ve cennâtin elfâfâ(elfâfen).
17. İnne yevmel faslı kâne mîkâtâ(mîkâten).
18. Yevme yunfehu fîs sûri fe te’tûne efvâcâ(efvâcen).
19. Ve futihatis semâu fe kânet ebvâbâ(ebvâben).
20. Ve suyyiratil cibâlu fe kânet serâbâ(serâben).
21. İnne cehenneme kânet mirsâdâ(mirsâden).
22. Lit tâgîne meâbâ(meâben).
23. Lâbisîne fîhâ ahkâbâ(ahkâben).
24. Lâ yezûkûne fîhâ berden ve lâ şerâbâ(şerâben).
25. İllâ hamîmen ve gassâkâ(gassâkan).
26. Cezâen vifâkâ(vifâkan).
27. İnnehum kânû lâ yercûne hısâbâ(hısâben).
28. Ve kezzebû bi âyâtinâ kizzâbâ(kizzâben).
29. Ve kulle şey’in ahsaynâhu kitâbâ(kitâben).
30. Fe zûkû fe len nezîdekum illâ azâbâ(azâben).
31. İnne lil muttakîne mefâzâ(mefâzen).
32. Hadâika ve a’nâbâ(a’nâben).
33. Ve kevâıbe etrâbâ(etrâben).
34. Ve ke’sen dihâkâ(dihâkan).
35. Lâ yesmeûne fîhâ lagven ve lâ kizzâbâ(kizzâben).
36. Cezâen min rabbike atâen hısâbâ(hısâben).
37. Rabbis semâvâti vel arkası ve mâ beynehumâr rahmâni lâ yemlikûne minhu hitâbâ(hitâben).
38. Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâ(saffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâ(sevâben).
39. Zâlikel yevmul hakku, fe men şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).
40. İnnâ enzernâkum azâben karîbâ(karîben), yevme yanzurul mer’u mâ kaddemet yedâhu ve yekûlul kâfiru yâ leytenî kuntu turâbâ(turâben).
NEBE MÜDDETI MEALİ
1. Birbirlerine hangi şeyi sorup duruyorlar?
2. O büyük haberi mi?
3. Ki kendileri hakkında anlaşmazlık içindedirler.
4. Hayır; yakında bileceklerdir.
5. Tekrar hayır; yakında bileceklerdir.
6. Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı?
7. Dağları da birer kazık?
8. Sizi çift çift yarattık.
9. Uykunuzu bir dinlenme yaptık.
10. Geceyi bir örtü yaptık.
11. Gündüzü bir geçim-vakti kıldık.
12. Sizin üstünüze sapasağlam yedi-gök bina ettik.
13. Parıldadıkça parıldayan bir kandil (güneş) kıldık.
14. Sıkıp suyu çıkaran (bulut)lardan ‘bardaktan boşanırcasına su’ indirdik.
15. Bununla taneler ve bitkiler bitirip-çıkaralım diye.
16. Ve birbirine sarmaş-dolaş bahçeleri de.
17. Elbet o karar (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir.
18. Sur’a üfürüleceği gün, artık siz dalga dalga geleceksiniz.
19. O sırada gök açılmış ve kapı kapı olmuştur.
20. Dağlar yürütülmüş, artık bir serab oluvermiştir.
21. Hakikaten cehennem, bir gözetleme alanıdır.
22. Taşkınlık edip-azanlar için son bir varış tarafıdır.
23. Bütün devirler boyunca içinde kalacaklardır.
24. Orada ne serinlik tadacaklar, ne bir içecek.
25. Kaynar sudan ve irinden sair.
26. (İşlediklerine) Tutarlı olan bir ceza olarak,
27. Akıllıcası onlar, hesaba çekileceklerini ummuyorlardı.
28. Bizim ayetlerimizi yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı.
29. Halbuki Biz, herşeyi yazıp saymışızdır.
30. Artık tadın. Size artık azaptan diğerini arttırmayacağız;
31. Gerçek şu ki, muttakiler için ‘bir kurtuluş ve mutluluk’ vardır.
32. Birçok bahçeler ve üzüm bağları.
33. Göğüsleri şimdi tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
34. Dopdolu kadehler.
35. İçinde, ne ‘boş ve saçma bir söz’ işitirler, ne bir yalan.
36. Rabbinden bir karşılık olmak üzere yerinde bir bağış(tır bu).
37. Göklerin, noktanın ve ikisi arasında bulunanların Rabbi Rahman olan (Allah); O’na hitap etmeye güç yetiremezler.
38. Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün; Rahman’ın kendilerine müsaade verdikleri dışında olanlar konuşmazlar. (Konuşacak olan da,) Doğruyu söyleyecektir.
39. İşte bu, hak gündür. Şu halde dileyen Rabbine bir dönüşyolu edinsin.
40. Sahiden Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin evvelce takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: “Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim” diyecek.
Haber7