T24 Haber Merkezi
Cumartesi Anneleri, 1025’inci haftada, 3 Kasım 1991 tarihinde gözaltında kaybedilen Ali Tekdağ‘ın akıbetini sordu.
Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle her hafta düzenledikleri aksiyonlarının 1025’incisini gerçekleştirdi.
Bu haftaki aksiyonda basın açıklamasını İHD Hakkari Şube Başkanı Sibel Çapraz okudu.
Çapraz, kelamlarına şöyle başladı:
“İnsan haklarına dayanan demokratik bir rejimin yolu, geçmişin hataları ve hakikatleri ile yüzleşmek ve hesaplaşmaktan geçer. Türkiye’de ise, kadim bir devlet geleneği olarak yaşatılan inkar ve cezasızlık siyaseti, yaygın şiddet kültürünü beslemeye, hukuksuzluğu ve adaletsizliği büyütmeye devam ediyor. Bu adaletsizlik ortadan kaldırılmadan, Türkiye’de demokrasi ve insan haklarına saygılı bir rejim kurulamaz, yaygın şiddet kültürü önlenemez ve toplumsal barış sağlanamaz.“
“Hakikat ve adalet talebimiz 30 yıldır karşılık bulamadı”
Açıklamanın devamında, “1025. haftamızda, hakikat ve adalet talebimizin 30 yıldır karşılık bulmadığı, Ali Tekdağ evrakını kamuoyu ile paylaşıyoruz. Yedi çocuk babası, Ali Tekdağ, Diyarbakır’da yaşıyor, babası Hamit Tekdağ ile Bağlar’da pastahane işletiyordu.
HEP içerisinde siyasi faaliyet sürdüren Ali Tekdağ, onlarca defa gözaltına alınmış ve ağır azap görmüştü. 3 Kasım 1991 tarihinde, Ali Tekdağ meskenden eşi ile birlikte çıktı. Alışveriş yapmak üzere Dagkapı Şekerbank civarına geldiklerinde, sivil giysili, uzun namlulu silahlı ve telsizli şahıslar Tekdağ’ı zorla beyaz bir minibüse bindirerek götürdüler” tabirlerine yer verildi.
“Beni katledecekler”
Tekdağ Ailesi’nin ve İHD’nin tüm müracaatları sonuçsuz bırakıldı ve Ali Tekdağ’ın gözaltına alındığı inkar edildi. Fakat, S.D isimli bir kişi, Ali Tekdağ’ı gözaltına alınmasından 45 gün sonra, Diyarbakır Çevik Kuvvet Merkezi’nde gördüğünü açıkladı ve onun, “Aileme söyleyin beni katledecekler” diye bağırdığını aktardı. 21 Ocak 1996 tarihli Kozmik Gazetesi’nde yayınlanan “Bir JİTEM Subay’ının İtirafları” başlıklı haberde, Ali Tekdağ’ın 120 gün süren ağır azap sonrası silahla taranarak öldürüldüğü ve öldükten sonra, tanınmaması için üzerine akaryakıt dökülerek yakılıp Silvan-Diyarbakır karayolunda bir dere yatağına gömüldüğü bilgisi yer aldı.
“Yedi soruşturmadan da sonuç alınamadı”
Çapraz, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Ancak, ailenin ısrarlı müracaatları sonucunda açılan yedi soruşturmadan da sonuç alınamadı. Bunun üzerine Hatice Tekdağ AİHM’e başvurdu. AİHM, Ali Tekdağ’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili yürütülen soruşturmaların eksik ve yetersiz oluşu nedeniyle hayat hakkının ihlal edildiği sonucuna vararak Türkiye’yi mahkum etti.“
“Vazgeçmeyeceğiz”
Basın açıklaması şu biçimde sonlandırıldı: “Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında, Ali Tekdağ’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili hakikati açığa çıkaracak, kabahatin fail ve sorumlularını yargılayarak cezalandıracak aktiflikte bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini talep ediyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Ali Tekdağ için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin kozmik hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.“
